İZLE VIDEO İZLEE KLIP İZLEEE DIZI İZLESENE FILM

izle,video izle,vidio izle,vidyo izle,vido izle,vidivodo,tv izle,+18 izle,dizi izle,bedava video izle,bedava,ıhlamurlar altında,sıla,doktorlar,kara duvak,binbirgece,acemicadı,selena,kader,yersiz yurtsuz,yalancı yarim,hatırla sevgili,beleş izle,free video,müzik video,futbol izle, dini video izle



Sunday, November 11, 2007

8-0'a ben 3 tane kırmızı kart ararım

8-0'a ben 3 tane kırmızı kart ararım
Çarşı'nın efsane lideri Alen, Beşiktaş'ın şok mağlubiyetlerinin hakkında ne düşünüyor?

Tartışmalı Fenerbahçe maçı ve 8-0’lık Liverpool deplasmanının ardından tüm gözler Beşiktaş’a çevrildi. Kara Kartal cephesinin nabzını ölçmek için efsane tribün grubu Çarşı’nın efsane lideri Alen Markaryan’ın kapısını çaldık

Yeri geldi hepsi Eto’o oldu. Yeri geldi hepsi zenci oldu, Ermeni oldu. Ozon tabakasına da karşı çıktılar, Sinan Engin’e de. Ama onlar zaten her şeye karşı! Onlar Türkiye’nin en köklü takımlarından Beşiktaş’a gönül vermiş Çarşı grubu. Çarşı’nın a’sını asilikten, ateşlilikten alan tatlı sertler. Yaptıkları tezahüratlarla sadece Türkiye değil Avrupa takımı taraftarlarını da şaşkınlığa uğratıp kendilerine gıptayla bakılmasının ayrıcalığı yaşayan siyah-beyaz taraftarlar. Futbol dediğimiz, kimine göre 11 delinin bir topun peşinden koştuğu kimilerinin ‘hayatın anlamı’nı bulduğu oyunda 12. adamlığın hakkını veren yegâne topluluk Çarşı. Futbolun asla sadece futbol olmadığını büyük puntolarla göstermeyi amaç edinmiş, siyah-beyaz renklere gönül verseler de grinin varlığından da haberdar olan bu romantik insanlara çevrilmiş durumda şu sıralar tüm gözler. Bunun sebebi, meşin yuvarlağı yastığının altına alıp uyuyan, sabah yine onu öperek uyanan Türkiye’nin gündeminde geçen hafta oynan Fenerbahçe-Beşiktaş maçının olması. 2-1 Fenerbahçe lehine devam eden maçın uzatma dakikalarında Beşiktaş’ın bulduğu golün faul gerekçesiyle iptal edilmesi büyük tartışmalara yol açtı hatırlarsanız. Asıl bomba ise maçın sonrasında Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören’den geldi. Sivasspor maçına PAF takımla çıkacaklarını belirten Demirören’in açıklaması, kulübü ve taraftarları ikiye böldü. Bu karmaşık ortamda Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi grup maçında Liverpool deplasmanından 8-0’lık sonuçla dönmesi de Kara Kartal yuvasında işlerin ters gittiğinin göstergesi oldu. Biz de bu olaylardan sonra Çarşı’da neler olup bitiyor öğrenelim istedik. Bunun için de doğru adres, bu büyük orkestranın şefi Alen Markaryan’dı. İngiltere deplasmanı dönüşünün ertesinde Beşiktaş cephesindeki son durumu öğrenmek üzere Çarşı’nın Amigosu Alen’i ziyaret ettik.

Tartışmalı Fenerbahçe maçı, Liverpool’dan alınan üzücü mağlubiyet... Çarşının ruh hali ne durumda?

Denizlerdeki gel-git dönemi gibiyiz. Aslında alınan sonuçların taraftarla bağdaştırılması yanlış. Biz tribünde kendi işimizi yapıyoruz. İyi de yapıyoruz ki dünya bizi yazıyor. Fenerbahçe maçının ertelenme talebinde biz de yönetimle aynı fikirdeydik. Bir haftada 3 maçın zor olacağını düşünüyorduk. Ama kabul edilmedi. Beşiktaş, insanların gözünde 3. sayfa takımı olarak görülüyor. Fenerbahçe maçında olanlar Beşiktaş’ın vidalarının yerinden oynattı. Bir de üzerine Gökhan Zan sakatlandı. Durum böyle olunca Liverpool maçına 2-0 yenik başladık. O maçta olanları Fenerbahçe camiası yapmadı. Maçta görev alan hakemler yaptı. Bir de şunu söylememiz gerekiyor; Beşiktaş’ın maç oynayacağı gün Federasyon “hakemler suçsuz” diye açıklama yaptı. Bu da sinirlerimizi iyice gerdi. Ama 8-0’lık skordan hepimiz utandık.

Bu söylediğiniz ‘3. sayfa takımı’ olma durumunun sebebi ne sizce?

Lobisizlik. Beşiktaş lobisini yeterince kullanamıyor.

HEP İSTENMEYEN ÇOCUK OLDUK

Var da mı kullanamıyor?

Lobi yalnızca bürokrasinin kanadında değildir. Bugün bir gazetenin yayın yönetmeni Fenerbahçe-PSV maçı sonrası Fenerbahçeli futbolcuların soyunma odasındaki ruh halini yazdı. Yani bir galibiyet sonrası soyunma odasına girebilecek kadar Fenerbahçeli. Aynı şekilde Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni de öyle. İki gazetenin yayın yönetmeni Fenerbahçeli’yse lobiyi bana sormayın! Köşebaşları, musluklar tutulmuş durumda. Tabii lobisizlik son 3-5 senedeki bir durum değil. Biz önceden de istenmeyen çocuktuk.

FUTBOLCU İŞİNİ YAPACAK!

Fenerbahçe maçından sonra yönetimin “Lig maçlarına bundan böyle PAF takımla çıkacağız” açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

O maçtan sonra tribündeki Beşiktaş taraftarı “başkan takımı ligden çek” diye bağırdı. 10 dakika sonra telefon geldi. Sinan Engin de, başkan da PAF takımla çıkacağız” açıklamasını yapmış. Başkan taraftar gibi düşünüyor. Bizi en çok sevindiren şey bu. Taraftar gibi düşünmesi iyi mi kötü ben o konuda yorum yapamam. Ama Yıldırım Demirören bu kadar paraya, zenginliğe rağmen işin altına elini hatta kafasını koyuyorsa birilerinin de aynı şeyi yapması lazım.

Peki, bu açıklamanın futbolcular üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

Hiçbir etkisi olmaması lazım. Çünkü onlara en kötü zamanlarda bile bu yönetim ve taraftar arka çıktı. Futbolcuların sığınacağı hiçbir liman yok. Futbolcu işini yapacak. Nedir onun işi? Futbol oynamak. Hiçbir takım 8-0 yenilecek kadar kötü olamaz. Öyle olunca ben 3 tane kırmızı kart ararım maçta. Skoru kaldıramazsın gider tekme atarsın, yumruk atarsın. Maçta sarı kart yok! Böyle olunca insanın kafasına soru işaretleri yağıyor. Büyülendin mi, afyon mu yuttun? Bundan sonraki maçları kazanacaklar; bu bir nebze olsun bize 8-0’ı unutturacaktır.

PAF takımı açıklamasından sonra taraftarlar da ikiye ayrılmış durumda…

Eğer skandal yaratacak bir şey yapılacaksa ben PAF takımla çıkılmasından yanaydım. Hatta takımdan belirlenmiş bir oyuncu kendi kalesine gol atacak, daha sonra formasına yazdığı “Bu golü kabul ediyor musun?” yazısını hakeme gösterecek. UEFA görevli gönderip “Beşiktaş’ta neler olup bitiyor” diye soracak. Bir skandal olması lazımdı yani. Yoksa PAF takımla çıkıp oynamışsın bir anlamı yoktu bence.

Başkan, “taraftar maçlara gitmesin” açıklaması yaptı…

Bir anda kızgınlığın verdiği bir şey bu. Ecevit’in bir lafını okudum gazetelerde; “Ben halkıma hiçbir zaman şuraya gelin demem ama ben şu saatte Taksim Meydanı’nda olacağım derim”. Başkan’ın bunu söylememesi gerekirdi. Kendisini sevmeyen insanlara bir zemin hazırlamış oldu.

Bir gazetede çıkan röportajınızda Yıldırım Demirören’in net kararlar veremediğini söylemişsiniz…

Ben Sabah gazetesinin o ekinde çıkan hiçbir lafın altına imza atmam. Açıkçası röportaj da vermek istemedim. Bir arkadaşımın ricasını kıramadım. Biz konuşurken 3. kişiler yandan lafa atlıyordu. Muhabir benim ağzımdan yazmış. O yüzden benim için o röportajın geçerliliği yok.

MEDYA BEL ALTINDAN VURUYOR

Bir başka röportajınızda da “Beşiktaş’a gelmiş hiçbir futbolcuyu sevmiyorum” demişsiniz…

“Beşiktaş’a gelmiş hiçbir futbolcuyu” demedim. Yanlış hatırlamıyorsam 2 yıl önceydi o röportaj. O gün oynayan futbolcuyu sevmiyorum dedim. Beşiktaş formasına yakışır biçimde oynamadıkları, Beşiktaş’ı yaşamadan oynadıkları için söyledim.

Medyaya olan kızgınlığınızın sebebi nedir?

Medya bel altından vuruyor Beşiktaş’a ve Çarşı’ya. Bazı gruplar var şimdi isim vermeyelim; adam beni arıyor “Alen işin aslı nedir?” diyor. Anlatıyorum. Yine kendi bildiğini okuyor. O zaman niye beni aradın kardeşim? Çarşı Beşiktaş’ı desteklemek dışında ne yapmış? Beşiktaş camiası için söylüyorum. Bütün iyileri toplayın.

ÇARŞI GÜNAH KEÇİSİ!

Peki, Beşiktaş’ın son dönem başkanlarından Süleyman Seba, Serdar Bilgili ve Yıldırım Demirören’i karşılaştırırsak; aralarında ne gibi farklılar var?

Süleyman Seba döneminde haberler sadece gazeteden okunuyordu. Futbolcu seçimleri o kadar iyi değildi. Avrupa’nın Türkiye’ye bakış açısı farklıydı. PSV o zamanlar UEFA’nın elektrik, ışık sistemlerini yapıyor. Sen PSV’yle maça çıkıyorsun. Hangi hakemin PSV aleyhine karar vereceğini düşünürsünüz? Böyle dönemlerden buralara gelindi. Bir ön yargı durumu vardı. Galatasaray Avrupa Şampiyonu oldu Hagi gibi önemli futbolcular aldı. Bakış açısı 180 derece döndü. Seba döneminde taraftar, Yönetim Kurulu kısaca herkes Beşiktaş için bir şeyler yapıyordu. Başka kimse olmadığı için herkes onun etrafındaydı. Serdar Bilgili başkan olduğunda yönetim kuruluna derneklerden, gruplardan üyeler alındı. Bundan sonra da kutuplaşmalar, adamcılıklar başladı. Bu da taraftarı böldü. Biz taraftarı aynı çatıda toplamaya çalışıyoruz. Üç başkan döneminde de taraftar aynı taraftar. O taraftar içine sızabilme mantığı değişti. Ama biz buna izin vermiyoruz.

İçeri sızmaktan kastınız nedir?

Okyanustaki bir kibrit çöpünü bile Çarşı’dan bilen bir zihniyet var. Takım başarılıyken herkes Beşiktaşlı. Takım başarısızken vaziyetten durum çıkartanlar var. Bunlara da maalesef izin yok. Bize diş geçiremeyeceklerini anlayınca başlıyorlar... Ölüm borazancıları yani. “Seba’yı Bilgili’yi bunlar istifa ettirdi” diyenler neyin ne olduğunu bizden daha iyi biliyorlar. Şimdi de aynı adamlar Demirören istifa etsin diye bize baskı yapıyorlar. Yemezler kardeşim! Günah keçisinin adını Çarşı koymuşlar.

Alen Markaryan kimdir?

27 Mayıs 1966 doğumlu Beşiktaş’ın tribün amigosu Alen Markaryan’ın tribün hikayesi 1980’li yıllara dayanıyor. O zamanlar statta gecelemelerle, kavgalarla, boş rakı şişelerini satıp maça bilet almasıyla başlayan Beşiktaş taraftarlığı Alen’e babadan yadigar. Ama öyle böyle taraftar olmadığını söylüyor Alen babasının. Gol olunca tribünden düşüp bacağını kıracak kadar fanatikmiş babası. Taraftarlığı asla bir meslek olarak görmeyen Alen, 1991’de kendisini Amigo olarak bulmuş. Çarşı grubunun dillere pelesenk olmuş tezahüratlarının son ütücüsü Alen, spor gazetelerine yazdığı yazılarla da hayatının sadece futbol olmadığını gösteriyor. Alen, şu anda Pangaltı’nda Aleni Ocakbaşı’nın işletmeciliğini yapıyor.

Akşam

Labels: , , , ,

AddThis Feed Button

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home



eXTReMe Tracker